1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Yasa teklifi: Sokak hayvanlarını öldürmek çözüm olabilir mi?

22 Mayıs 2024

Hükümetin yeni yasa teklifine göre sokak hayvanlarının yaşamına "uyutma" adı altında son verilecek. Hayvan hakları savunucularına göre sorunun büyümesinden belediyeler sorumluyken cezalandırılan hayvanlar olacak.

https://p.dw.com/p/4g9T1
İstanbul Beykoz'da, ormanlık alanın içinden geçen bir yolda sokak köpekleri
Sahipsiz köpek sorununa bir çözüm bulmayı hedefleyen kanun teklifine hayvan hakları savunucuları tepkiliFotoğraf: Jodi Hilton

Türkiye'de sokak hayvanlarının "uyutulmasına" yani öldürülmesine ilişkin hazırlanan bir kanun teklifi Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) gündemine gelecek. Ülkede sokak hayvanlarının saldırganlığına ilişkin tekil örnekler üzerinden yürütülen tartışmalar kanun teklifinin gerekçesini oluşturuyor.

AKP grubundan gazetecilere verilen bilgiye göre Hayvanları Koruma Kanunu'nda değişiklik yapılmasını öngören teklif, Tarım ve Orman Bakanlığı ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından hazırlandı. Teklife göre belediyelerin barınaklarındaki köpeklerin fotoğrafları çekilerek internet sitelerinde sahiplendirme ilanı yayınlanacak. 30 gün boyunca sahiplenilmeyen köpeklerin yaşamına iğne ile ilaç verilerek son verilecek.

Teklif Meclis gündemine geliyor

Sahiplenilen veya yaşamına son verilen köpeklerden sonra boşalan barınaklara yeni köpekler getirilerek süreç aynı şekilde işletilecek. Önce TBMM'nin ilgili komisyonlarında görüşülmesi beklenen teklifin Meclis kapanmadan önce yasalaşması öngörülüyor.

Sokak hayvanları sorununda çözüm ne?

Hayvan hakları savunucularına göre Türkiye'deki sokak hayvanlarının popülasyonunun artmasında ve sorunun büyümesinde son 20 yıldır belediyelerin yasal sorumluluklarını yerine getirmemesi ve bunun karşılığında hiçbir yaptırım ile karşılaşmaması etkili. Ancak hazırlanan yasa teklifiyle belediyeler ve denetim mekanizmalarını işletmeyen kurumlar yerine hayvanlar cezalandırılıyor.

Yürürlükteki yasa ne söylüyor?

2004'te yürürlüğe giren 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu'na göre sokakta yaşayan hayvanların bakımında sorumluluk yerel yönetimlere ait. Yasanın sokak hayvanlarıyla ilgili 6. Maddesi'ne göre "Sahipsiz ya da güçten düşmüş hayvanların, 3285 sayılı Hayvan Sağlığı Zabıtası Kanununda öngörülen durumlar dışında öldürülmeleri yasak." 

İlgili maddede, "Sahipsiz veya güçten düşmüş hayvanların en hızlı şekilde yerel yönetimlerce kurulan veya izin verilen hayvan bakımevlerine götürülmesi zorunludur. Bu hayvanların öncelikle söz konusu merkezlerde oluşturulacak müşahede yerlerinde tutulması sağlanır. Müşahede yerlerinde kısırlaştırılan, aşılanan ve rehabilite edilen hayvanların kaydedildikten sonra öncelikle alındıkları ortama bırakılmaları esastır" deniliyor.

"İnsan öldürmekten farkı yok"

Meclis gündemine getirilecek yasa teklifiyle 6. Madde'de değişiklik planlanıyor. Buna göre belediyeler için zorunlu olan "al-tedavi et-yerine bırak" uygulamasından vazgeçilecek. Sokak hayvanlarının yaşamına "uyutma" adı altında son verilecek.

DW Türkçe'ye konuşan Yaşam için Yasa İnisiyatif Bileşeni Güliz Gündüz "2004'ten beri kısırlaştırma yapmayan belediyelerin sorumluluğu şimdi hayvanlara yıkılmaya çalışılıyor. Hayvanlar bizim gibi merkezi sinir sistemi olan, bizim gibi acıya, mutluluğa duyarlı, bizim gibi korkan, rüya gören, bir yerleri kesildiğinde bizim gibi kanları akan yani bizim gibi bakan canlılar ve bu insan öldürmekten hiçbir farkı yok" diyor.

Hayvan üretimi ve satışı sürüyor

Bu nedenle yasayı "uyutma" adı altında düzenlemenin de hiçbir anlamı olmadığını düşünen Gündüz'e göre sorun öldürmekle de çözülmeyecek.

Gündüz, hayvan üretiminin durdurulmadığına ve yurtdışından markalı hayvan satışının devam ettiğine işaret ediyor. Satın alınmış hayvanların sokaklara bırakılmasıyla da popülasyonun arttığına vurgu yapan Gündüz, "Şimdi aldınız topladınız, hadi öldürdünüz, sonra bir posta daha gelecek, bir posta daha öldüreceksiniz ve bu böyle sirkülasyon olarak devam edecek" diye ekliyor.

Güliz Gündüz, sokakta yaşayan hayvanlar sorununu çözmek için öncelikle hayvan üretiminin durdurulması gerektiği görüşünde. Kısırlaştırma politikalarının etkin bir şekilde uygulanmasıyla da sorunun çözüleceğini düşünen Gündüz, bunun için ilçelerde geçici bakımevlerinin kurulabileceğini, ancak bu yöntemin şimdiye dek tercih edilmediğini dile getiriyor.

"Belediyeler korkuyu körükledi"

DW Türkçe'ye konuşan Hayvanlara Adalet Derneği'nden Avukat Hülya Yalçın da belediyelerin görevini yerine getirmemesinin sokak hayvanlarına ilişkin korkunun körüklenmesine neden olduğu görüşünde. Kamuoyunda tartışılan yasa teklifin sokaktaki insanın görüşünü yansıtmadığını, toplumda bir karşılığı olmadığını düşünen Yalçın'a göre teklifin hazırlanmasında özellikle sosyal medya üzerinden yürütülen dezenformasyon kampanyaları etkili oldu.

Hülya Yalçın, "Kısırlaştırılmış köpeğin agresyonu düşer. Belediyeler, mahalle sakinleri bir hayvanla şöyle iletişim kurabilir demek yerine vahşi yöntemlerle boyunlarından tutup bağırtarak topladı hayvanları ve bu korkuyu körükledi. Yani tamamen sistemli olarak bir köpek düşmanlığı yaratıldı. Çünkü ona bütçe ayırmak istemedi" diye konuşuyor.

Sultanahmet ile Ayasofya camileri arasındaki bankların üstünde bir sokak köpeği
Kanun teklifi, sahiplendirilemeyen köpeklerin "uyutulmasını" öngörüyorFotoğraf: Getty Images/AFP/O. Kose

Hayvan Hakları Federasyonu'nun (HAYTAP) Mart ayında belediyelerin sokak hayvanlarına yönelik çalışmalarını dikkate alarak hazırladığı karneye göre 285 belediyeden sadece 8'i tam puan alabilmişti.

"Hepsinin sahiplenilmesi mümkün değil"

Şu anda sokakta yaşayan her köpeğin sahiplenilemeyeceğini yetkililerin de çok iyi bildiği vurgusunu yapan Yalçın, "Kimse 'uyutacağız' diye süslü laflar etmesin. Bu, 'Biz 2024 yılında Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak köpekleri öldüreceğiz' demektir. Bunun başka hiçbir açıklaması yok" diye ekliyor.

Hükümet kısırlaştırma yapmayan belediyeler için bir sorumluluk prosedürü oluşturmadığı için kısırlaştırma politikalarının da şimdiye dek lafta kaldığına işaret eden Yalçın, sosyal medyada köpek saldırganlığına ilişkin çok sayıda dezenformasyon yer alırken bu paylaşımları ya da haberleri yapanlar için de dezenformasyon yasasının işletilmediğine dikkat çekiyor. 

"Pompalanan bir nefret var"

Güliz Gündüz de sokak hayvanlarına karşı sosyal medyada son üç yıldır pompalanan bir nefret olduğu görüşünde. 

Gündüz, "Yurt dışında olan olayları burası gibi gösteriyorlar. Sahipli hayvanın ısırdığı birini sahipsiz hayvanlar ısırdı diye gösteriyorlar. Ya da biri ailesini bilerek uçuruma sürüklüyor. Bu ispatlandı ve adam ceza aldı. Bunu önüne sokak köpeği çıktı, o yüzden öldüler, aile yok oldu diye bir dezenformasyon yayıyorlar. Hiçbirinin adı sanı yok. Hepsi trol hesaplar ve sürekli böyle algı yaratmaya çalıştıkları çok bariz bir şekilde açık ve net" diye konuşuyor.

Sorunun etik bir çözümü varken öldürmek de çözüm değilken yetkililerin hayvan hakları savunucularının taleplerine kulak tıkadığını belirten Gündüz'e göre teklifin toplumda bir karşılığı yok: "Aslında halkın büyük bir çoğunluğu dinlenmiyor. Sokak hayvanları olmayan kentleri inşa etmek için böyle bir algı peşindeler. Bunu kendileri yapıyorlar. Halkın böyle bir ş talebi yok."

"İngiltere örneği ikiyüzlü bir yaklaşım"

AKP kulislerinden kamuoyuna yansıyan bilgilere göre sokaktaki hayvanların toplatılıp öldürülmesine ilişkin teklif için İngiltere, İtalya ve Portekiz'deki "uyutma" örnekleri gösterilirken bu yöntem "Merhamet koşulları içinde, acısız, iğne kullanılarak gerçekleştirilecek" ifadeleri ile savunuluyor.

Avukat Hülya Yalçın, yasa tasarısının İngiltere ya da Avrupa'dan örnek alındığına ilişkin yapılan savunmayı ikiyüzlülük olarak değerlendiriyor.

"İngiltere, İtalya veya bazı Batı ülkelerinde bizimki kadar popülasyon yüksek olmadığı halde köpekleri sahiplendirmek için belli padoklara alıyorlar, sahiplenilmezse öldürüyorlar. Bu güzel bir örnek değil" diyen Yalçın, kadim Anadolu kültürüne işaret ediyor:

"Bizim Anadolu kültürümüzde ahırdaki inek evin kapısına da geliyor. Bahçede yaşayan kedi, köpek içeriye de girip çıkıyor. Batı'nın teknolojisini, bilimini almıyoruz. Sanat gelişmelerini almıyoruz. Ama köpek öldürmeye gelince hemen Batı'yı örnek alıyoruz. Bu çok ikiyüzlü bir yaklaşım. Hangi ülke yaparsa yapsın bir hayvanı doğal yaşam sürecinden önce dışarıdan bir madde vererek öldürüyor ise bu katliamdır, bu cinayettir."

Hayvan hakları savunucuları sokağa çıkacak

Yalçın, 30 yıllık tecrübesinin köpeklerin barınaklarda toplanıldıktan sonra 30 gün beklenmeden öldürülebileceğini de düşündürdüğünü belirtiyor. Bu nedenle yasa tasarısı konuşulmaya başlandığından itibaren başta Ankara ve İstanbul olmak üzere Türkiye'nin her yerinde eylemler yapmaya hazırlandıklarını ekliyor. 

Hayvan hakları üzerine çalışan inisiyatif ve dernekler 2 Haziran'da İstanbul'da, Ankara'da ve İzmir'de ortaklaşa miting düzenmeyi planlıyor. Bunun haricinde bireysel eylemler de yapılacak.  

 

DW Türkçe'ye engelsiz nasıl erişebilirim? 

DW-Reporterin Pelin Ünker
Pelin Ünker Yolsuzluk ve vergi adaleti üzerine haber yapan araştırmacı gazeteci.@pelinunker